Tülin Er

Bir Rüya
Tülin Er

Erendiz Atasü
Bir Yaşdönümü Rüyası

Yaşam denilen toplam, zaman içinde farklı hızlarda dönen çemberlerden oluşur. Her biri ayn dünya, ayrı ömür, ayrı zaman olsa da birbiriyle çarpışır, birbiriyle çakışır bazen bu yaşamlar. Bu Feride'ler, Şirin'ler, Ferhat'lar ve Sedat'lar...

Sık sık geriye evrilen, maziyi anan, geçmişi şimdiye ve geleceğe anlatan "kahraman"lar toplamıdır dünya. Her şeyin basit bir matematiğinin olduğu, belki de bu yüzden anlaşılması çok güç bu tuhaf coğrafyada, sabahtan akşama ve akşamdan sabaha Şirin'ler büyür, Feride'ler yaşlanır, Ferhat'lar ve Sedat'lar ölür. Yaşam belki sadece, tabelası görülmeden sapılan bir çıkmaz sokaktır. Çıkılamadığı anda beden hemen oracıkta soyunulur. Çıkmaz sokak aldatıcıdır, hep sonsuz görünür, "ezeli ve ebedi", yüründükçe karşılaşılan her manzara, anı ya da deneyim olarak kaydedilir beyne ve kalbe.

Feride (bkz. Çalıkuşu), masalından çıkıp Feride olur yeryüzünde. Bir beden, ruh, geçmiş ve gelecek edinir. Aşk edinir, kendine bir Ferhat seçer. Ferhat da sever Feride'yi, başka aşklar bir evlilik cüzdanıyla yasaklanmış olsa da. Feride evinin ve kendinin kuytusunda bekler Ferhat'ı, kalabalığı yarıp kendine koşmasını, gölgeli odalarda aşkını sunmasını. Şirin, annesinin kanadı altındadır henüz...

Sonra bir gün kanat kırılır.

Bedeninde büyüt(e)mediği bir çocuğu olur Feride'nin. Şirin'i olur. Kendi ömrüne dahil eder onu, kapsar, onunla evrilir artık. Ferhat'la aşkını gölgelerden gün yüzüne çıkarır. Aynı kayıkta üç kişi olurlar. Yaşamın ve ülkenin fırtınalarına, dev dalgalarına karşın alabora olmayan bir kayıkta üç kişi...

Bir gün Ferhat vazgeçip bu yolculuktan, Şirin'le Feride'nin yaşamlarından çeker alır kendini. Aynı gövdeyi paylaşmamışlardır hiç ama yaşam onlara ana-kız olmayı layık görmüştür. Feride bilincini Şirin'inkine aşılar, onu büyütür.

Zaten nedir ki büyümek? Sabahtan akşama, akşamdan sabaha yaşlar ve anılar biriktirmek... Bunu yaparken de birey olduğunu, kadın olduğunu anlamak; beklentiler, ihtiyaçlar ve görevler edinmek. Yaşlandıkça yavaşlayan, öldüğünde ise devr-i daimini tamamlayan her çember, öğrendikçe büyür, büyüdükçe beslenir. Bilinçli birey ise, bilgiyle beslenmek, onurla yaşamak isteyendir. Feride'ler gibi...

Şirin Feride'nin ömrüne dahil büyürken Sedat'lar, Yadigâr'lar, Kamuran'lar geçer yanlarından. Her biri ayrı bir geçmiş, bambaşka bir gelecek, farklı farklı deneyimler taşır. Her kişi farklı biçimler çevresini. Herkesin bir artığı vardır başkasının mazisinde kalan. Belki bir çizik, belki bir damga, belki bir servet ya da bir yarayla anımsatır ve yaşatır kendini gidenlerle kalanlar. Çevresiyle, ülkesiyle ve kendisiyle yoğurulur birey. Feride yorulur. Ama yılmaz; aşkı, ülkeyi ve bedenini yaşamaktan. Onları anlamaya çalışır. Her birinin ayrı ayrı zorluklan vardır. Çözülmeyi bekleyen karmaşık bulmacaları vardır... Bazen beden, bazen ülke, bazen de aşk yorar.

Annesinin başına gelen, Feride'nin de başına gelir. Doğurulur, doğurur (fiziksel olmasa da), mücadele eder, âşık olur. Öğretmen Feride, Şirin'den ve diğerlerinden öğrenir kitaplarda yazmayanı. Sonsuz bir mutluluktur yaşam, sonsuz bir acı... Her yaşla ömre karşı direngenliği azaldıkça, etrafındakilere karşı artar. Güçlü bir kadındır, bedenini ve aşkını saklamaz; sevişmek, doğurmak, adil bir dünyada yaşamak ister. Ama dünya bu kadar cömert midir?

***

Tuhaf bir rüya gördüm. Kimse ölmemiş, herkes buradaymış. Ben onlara başımdan geçenleri anlatıyormuşum. Öyle çok şey olmuş ki, ben anlattıkça çoğalıyormuş cümlelerim. Susamıyormuşum bir türlü, anlatacaklarım tam bitti gibi görünürken, "Aaa, bir şey daha var..." deyip başka bir olaya atlıyormuşum. Odadaki çiçekler solmaya, etrafımdakiler yaşlanmaya başlamış. Sonra birer birer yok olmuş insanlar, bir ben kalmışım. Yalnız kalınca susmuşum birden, yaşlandığımı fark etmişim.

Sonra uyandım. Rüyamı kedime anlattım. "Korkma," dedi. "Sadece Bir Yaşdönümü Rüyası!"